acı acı - Turco Inglés Diccionario

acı acı

Significados de "acı acı" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
General
acı acı bitterly adv.
She cried bitterly.
O acı acı ağladı.

More Sentences
acı acı poignantly adv.
acı acı painfully adv.
acı acı affectingly adv.

Significados de "acı acı" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
acı ache n.
I have aches and pains all over my body.
Vücudumun her yerinde ağrılar ve acılar var.

More Sentences
acı pain n.
Not to mention the pain of the victims' families, which cannot be compensated for.
Kurbanların ailelerinin telafi edilemeyecek acılarından bahsetmeye bile gerek yok.

More Sentences
acı çekmek suffer v.
They suffered a lot when their mother left them.
Anneleri onları terk ettiğinde çok acı çektiler.

More Sentences
(acı) çekmek suffer v.
It is unacceptable for fishermen to have to suffer extra for sole and plaice.
Balıkçıların dil balığı ve pisi balığı için fazladan eziyet çekmesi kabul edilemez.

More Sentences
acı hot adj.
This sauce is quite hot.
Bu sos oldukça acı.

More Sentences
acı bitter adj.
Their joyfulness is tempered only by the continuation of the bitter legacy of Saddam.
Onların sevinci ancak Saddam'ın acı mirasının devam etmesiyle azalır.

More Sentences
General
acı grief n.
I share the grief of the silent black majority in Zimbabwe, who continue to live in poverty.
Zimbabve'de yoksulluk içinde yaşamaya devam eden sessiz siyah çoğunluğun acısını paylaşıyorum.

More Sentences
acı anguish n.
Sami's family waited in anguish.
Sami'nin ailesi acı içinde bekliyordu.

More Sentences
acı biber hot pepper n.
Never rub your eyes after cutting a hot pepper.
Bir acı biber kestikten sonra asla gözlerini ovma.

More Sentences
acı pain n.
It pains me to even think about what has happened there and two minutes is far too little time in which to do so.
Orada olanları düşünmek bile bana acı veriyor ve iki dakika bunu yapmak için çok az bir süre.

More Sentences
acı misery n.
They make the misery of separation even worse.
Ayrılık acısını daha da kötüleştiriyorlar.

More Sentences
acı hurt n.
Tom feels hurt.
Tom acı hissediyor.

More Sentences
acı agony n.
We pray that other Member States will not go through that agony either.
Diğer Üye Devletlerin de bu acıları yaşamaması için dua ediyoruz.

More Sentences
acı sorrow n.
The word Afghanistan translates correctly into the words 'the land of sorrow and suffering'.
Afganistan kelimesi doğru bir şekilde 'keder ve acılar ülkesi' anlamına gelmektedir.

More Sentences
acı eşiği threshold for pain n.
Tom has a high threshold for pain.
Tom'un acı eşiği yüksektir.

More Sentences
acı eşiği pain threshold n.
I know that Poland has a pain threshold.
Polonya'nın bir acı eşiği olduğunu biliyorum.

More Sentences
acı tecrübeler bitter experiences n.
In many European countries, we have had bitter experiences in this area.
Birçok Avrupa ülkesinde bu alanda acı tecrübeler yaşadık.

More Sentences
acı gerçekler hard truths n.
The hard truth is Richie's a drug addict.
Acı gerçek şu ki, Richie bir uyuşturucu bağımlısı.

More Sentences
acı gerçek harsh reality n.
Has anyone given any consideration to how these fine words can be reconciled with the harsh reality?
Bu güzel sözlerin acı gerçeklerle nasıl bağdaştırılabileceğini düşünen var mı?

More Sentences
(acı, sinir, huzursuzluk vs.) hafifletme easing n.
I was satisfied that the easing of restrictions was justified.
Kısıtlamaların hafifletilmesinin haklı olduğu konusunda tatmin oldum.

More Sentences
acı hatıralar painful memories n.
These are the most painful memories I have of my childhood.
Bunlar çocukluğumdan kalan en acı hatıralarım.

More Sentences
çok acı sözler vitriol n.
The politician responded with vitriol, attacking his opponent's character.
Politikacı, rakibinin karakterine saldırarak çok acı sözlerle karşılık verdi.

More Sentences
acı vermek hurt v.
Making cuts hurts, but it also opens up new opportunities.
Kesinti yapmak acı verir ama aynı zamanda yeni fırsatların da önünü açar.

More Sentences
acı vermek inflict pain v.
A sadist likes inflicting pain; a masochist, receiving it.
Bir sadist acı vermekten; bir mazoşist onu almaktan hoşlanır.

More Sentences
acı çekmek feel pain v.
Do you think that plants feel pain?
Bitkilerin acı çektiğini mi düşünüyorsun?

More Sentences
acı yaşamak suffer (physically or mentally) v.
Now, it is a question of preventing as much suffering as possible in the wake of the war.
Şimdi mesele, savaşın ardından mümkün olduğunca fazla acının yaşanmasını engellemektir.

More Sentences
acı çekmek be in pain v.
How could you tell Tom was in pain?
Tom'un acı çektiğini nasıl anladın?

More Sentences
acı çekmek suffer agony v.
At the time of her death, she suffers agony.
O, ölümü sırasında, acı çekiyor.

More Sentences
acı çektirmek inflict pain v.
Only when they give in to our desire and give us what we want will we stop inflicting pain upon them?
Ancak arzularımıza boyun eğdiklerinde ve bize istediğimizi verdiklerinde onlara acı çektirmeyi bırakacak mıyız?

More Sentences
acı ile inlemek groan with pain v.
The soldier groaned with pain.
Asker acı ile inledi.

More Sentences
acı içinde bağırmak yell in pain v.
Layla started yelling in pain.
Leyla acı içinde bağırmaya başladı.

More Sentences
acı içinde inlemek groan in pain v.
The man groaned in pain.
Adam acı içinde inledi.

More Sentences
acı çekmek hurt v.
The whole earth crawled with sad hurt people like him.
Dünya onun gibi acı çeken üzgün insanlarla doluydu.

More Sentences
acı çektirmek suffer v.
Sami made Layla suffer.
Sami Layla'ya acı çektirdi.

More Sentences
acı sad adj.
That is a sad truth.
O acı bir gerçektir.

More Sentences
acı painful adj.
Being rejected is painful.
Reddedilmek acıdır.

More Sentences
acı harsh adj.
The harsh and tragic figures are there for all to see.
Acı ve trajik rakamlar herkesin görebileceği şekilde ortadadır.

More Sentences
acı hard adj.
Is this hard fact not enough to justify a radical rethink of the policies that are currently being pursued?
Bu acı gerçek şu anda izlenen politikaların radikal bir şekilde yeniden gözden geçirilmesi için yeterli değil mi?

More Sentences
acı veren painful adj.
Tom had some really painful memories.
Tom'un gerçekten acı veren anıları vardı.

More Sentences
acı bitter adj.
Let me say a few bitter words as an Austrian.
Bir Avusturyalı olarak birkaç acı söz söylememe izin verin.

More Sentences
acı ve baharatlı hot and spicy adj.
I want to eat something that's not hot and spicy.
Acı ve baharatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.

More Sentences
acı rude adj.
That was a rude awakening.
Acı bir hayat deneyimiydi.

More Sentences
acı verici painful adj.
Change is good, even though it's sometimes painful.
Değişim bazen acı verici olsa bile iyidir.

More Sentences
acı bir şekilde sadly adv.
The old man started to laugh sadly.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.

More Sentences
acı vererek painfully adv.
He was painfully thin.
O, acı verecek şekilde zayıftı.

More Sentences
Common Usage
acı acrimonious adj.
acı (tat) bitter adj.
General
acı söz cut n.
şiddetli acı agony n.
acı sting n.
acı bir hatıra a painful memory n.
hem acı hem tatlı olma bittersweetness n.
acı su brackish water n.
acı acı bağırma yowling n.
acı gerçek a home truth n.
acı poignancy n.
acı dil biting words n.
acı bir çeşni zest n.
acı woe n.
acı ve üzüntüyü yok eden ilaç nepenthe n.
acı vitriol n.
çok acı biber cayenne n.
büyük acı heartbreak n.
acı çektiren kimse tormentor n.
çok acı söz vitriol n.
acı bakla lupin n.
acı su hard water n.
arı sokmasına benzeyen acı sting n.
acı son tragic end n.
acı verme agonizing n.
acı istiridye bitter oyster n.
acı çektiren kimse torturer n.
büyük acı veren şey heartbreaker n.
acı kavun ecballium elaterium n.
acı acı havlama yap n.
acı chagrin n.
acı yitimi analgesia n.
acı düğün çiçeği buttercup n.
acı çekme agony n.
acı affliction n.
acı söz caustic n.
acı heartbreak n.
acı ve ince çığlık screech n.
acı kuvvet brute force n.
acı çekme lamenting n.
hem acı hem tatlı olan dulcamara n.
acı söz sarcasm n.
acı acı havlama wapping n.
acı feryat shriek n.
acı çektirme abuse n.
acı ve baharatlı yemek devil n.
acı çeken kimse sufferer n.
acı feryat screech n.
acı kavun özü elaterium n.
acı tere otu dittander n.
acı dil harsh words n.
kesik ve acı bir havlama yelp n.
acı söz sting n.
acı balık bitterling n.
büyük acı veren kimse heartbreaker n.
acı bira şerbeti bittern n.
acı söz lash n.
acı şey wormwood n.
acı heartache n.
acı gnawing n.
acı kahve coffee made without sugar n.
acı şey gall n.
yabani acı kiraz chokecherry n.
acı portakal bitter orange n.
acı acı bağıran yowler n.
acı söz scorcher n.
acı worry n.
acı bite n.
acı çekme suffering n.
acı olma durumu mordacity n.
acı acı bağırma shrilling n.
acı çığlık atma shrieking n.
bıçak gibi saplanan acı stitch n.
acı çektirme keelhauling n.
acı çektirme martyrdom n.
acı çekme threne n.
eski yunanlılarca acı ve üzüntüyü unutturduğu farzolunan bir ilaç nepenthe n.
acı tatlı anılar bitter sweet memories n.
acı olay tragic event n.
acı olay upsetting event n.
acı söz asperity n.
acı tere cardamine n.
acı su brackish-marine n.
bir tür acı sos chutney n.
birdenbire söylenen öfkeli veya acı sözler outburst n.
acı alay sarcasm n.
acı reçete bitter recipe n.
acı ama gerçek home truth n.
evsizliğin acı yüzü plight of the homeless n.
büyük acı torment n.
acı kahve bitter coffee n.
fiziksel veya ruhsal acı veren durum tormenting n.
acı hayat the bitter life n.
acı gün sad day n.
acı gün a day of sorrow n.
acı tat tang n.
acı bir eleştiri a bitter criticism n.
acı bir uyarı/hatırlatma a grim reminder n.
acı deneyim an unpleasant experience n.
acı tecrübeler pitiful experiences n.
acı tecrübeler unpleasant/painful experiences n.
acı tecrübe unpleasant experience n.
keskin acı searing pain n.
acı verme agonising n.
acı kokteyl sosu angostura bitter n.
acı son bitter end n.
acı bira bitter beer n.
acı gerçek grim reality n.
acı eşiği threshold of pain n.
acı/zalim/acımasız gerçekler brutal facts n.
kurutulmuş acı/jalapen biber chipotle n.
acı kayıp devastating loss n.
acı soğuk bitterly cold n.
insanın acı çekmesi human suffering n.
dünyanın en acı biberi carolina reaper n.
acı gerçek hard reality n.
acı achage n.
ticari olarak üretilen acı sosların yapımında kullanılan bir çeşit biber tabasco pepper n.
acı biber sosu markası tabasco sauce n.
acı çektiren kimse afflicter n.
acı ake n.
acı olma redness n.
acı ve endişeden azade olunan yer veya durum nirvana n.
acı tenderness n.
acı thorn n.
işkence, sıkıntı veya acı veren herhangi bir şey tormentry n.
acı verme eğilimi tormentingness n.
acı travail n.
kendine acı çektirme self-laceration n.
nahoş veya acı veren bir durumun geçici olarak rahatlaması truce n.
(yahudi almancasında) keder ve acı tsoris n.
acı verici ufak yaralanma tweak n.
(acı, eziyet) hafifleme aleggeaunce [obsolete] n.
birinin acı günü someone's sad day n.
acı acı havlama yelping n.
acı yakarış,haykırış veya feryat yowling n.
acı vermeme unhurtfulness n.
acı bale n.
psikolojik acı bale n.
acı veren etki barb n.
acı tat zing n.
acı son utterance n.
acı olan şey bitter n.
acı nitelik bitter n.
acı olan şey bitter n.
acı kaynağı marah n.
ağızda acı tat bırakmayan zengin ve yumuşak koyu bira milk stout [uk] n.
acı verici deneyim wringer n.
acı hell n.
acı ve kargaşanın olduğu yer hellhole n.
acı veren duygu bruise n.
acı ama gerçek olan şeyler home truths n.
hayali acı veya ağrı humdudgeon [scotland] n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericord n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericorde n.
acı hurting [dialect] n.
acı hatıralar bitter memories n.
şeytantersine benzer acı bir zamk reçine karışımı gum albanum n.
sert acı bira heavy [scotland] n.
acı sakız rosin n.
acı silsilesi iliad n.
acı, öfke veya üzüntü sebebiyle atılan çığlık complaint [obsolete] n.
acı içinde kıvranma distressedness n.
acı çekme distressingness n.
başkasıyla birlikte acı çeken kimse co-sufferer n.
acı dree [scotland] n.
acı penance n.
acı kırmızı biber pepper n.
acı biber pepper n.
acı saltness n.
sivri cisim batmasından ileri gelen acı prick n.
sivri uç batmasından ileri gelen acı prickle n.
hançer gibi acı veren şey dagger n.
pire ısırığına benzeyen acı flea bite n.
pire ısırığına benzeyen acı flea-bite n.
acı ve azap çekme yeri gehenna n.
acı ve azap hissi gehenna n.
birdenbire söylenen öfkeli veya acı sözler outfling n.
acı verici durum crucifixion n.
acı yakarış skelloch n.
acı yakarış skirling [uk] [scotland] n.
acı veren şey soreness n.
haz veya acı hissetmeyen kimse stoic n.
acı çeken kimse subsister n.
fiziki acı distress n.
acı vermek inflict v.
acı çekmek be pinched v.
acı vermek excruciate v.
acı çektirmek agonize v.
acı acı haykırmak scream v.
acı ve ince bir çığlık atmak screech v.
acı sözlerle incitmek scorch v.
acı gelmek find something hurtful v.
acı acı bağırmak wail v.
acı olmak sting v.
acı katmak add a peppery seasoning to a food v.
acı vermek give pain v.
acı vermek pinch v.
acı duymak be in pain v.
birini acı sözlerle derinden yaralamak cut someone to the quick v.
acı acı bağırmak screech v.
acı çekmek lament v.
acı çektirmek grieve v.
acı anıları canlandırmak wake painful memories v.
kesik ve acı bir sesle havlamak yelp v.
acı yemek eat peppery food v.
acı çekmek feel sorrow v.
acı çekmek sorrow v.
acı çekmek feel distress v.
acı acı bağırmak shrill v.
acı çektirmek abuse v.
acı duymak deplore v.
acı vermek agonise v.
acı vermek afflict v.
acı vermek distress v.
acı söylemek tell the painful truth bluntly v.
acı vermek grieve v.
acı acı havlamak yap v.
acı çekmek pain v.
acı acı bağırmak shriek v.
acı vermek harrow v.
acı çektirmek persecute v.
acı çığlık koparmak screech v.
acı çektirmek torment v.
acı duymamak not feel pain v.
acı son ile bitmek result in a calamity v.
acı sonla bitmek have a bitter end end in a calamity v.
acı son ile bitmek result in a tragedy v.
acı sonla bitmek result in a calamity v.
acı son ile bitmek end in a tragedy v.
acı sonla bitmek result in a tragedy v.
acı sonla bitmek end in a tragedy v.
acı son ile bitmek have a bitter end end in a calamity v.
acı bir darbe yemek get a severe blow v.
acı bir darbe yemek receive a nasty blow v.
-den acı çekmek agonize over v.
acı çekmek grieve v.
acı içinde inlemek groan with pain v.
acı ile bağırmak howl with pain v.
acı ile inlemek moan with pain v.
ağzındaki (acı/ekşi) tattan kurtulmak untaste v.
(acı/ağrı) kendiliğinden geçmek go away on its own v.
(acı/ağrı) kendi kendine geçmek go away on its own v.
acı ile bağırmak scream with pain v.
acı ile çığlık atmak scream with pain v.
acı vermek agonize v.
acı çektirmek agonise v.
acı içinde kıvranmak twist in pain v.
acı içinde kıvranmak squirm in pain v.
acı içinde kıvranmak writhe in pain v.
yüzünü buruşturmak (korku/acı nedeniyle) vücudunda bir yer seğirmek flinch v.
acı çekmek anguish v.
acı çektirmek anguish v.
acı çekmek agonize v.
acı çekmek agonise v.
acı sözlerle saldırmak recriminate v.
acı vermek nip v.
acı duymak throe v.
acı vermek throe [obsolete] v.
acı çektirmek put to the rack v.
acı ve eziyete sabretmek take up the cross v.
acı vermek amacıyla birinin kolunu tutup bükmek twist someone's arm v.
acı çekmek earn [obsolete] v.
(hayvan) acı içinde inlemek yammer v.
acı çığlığı atmak yowl v.
acı acı melemek blate v.
acı çekmek wring v.
acı vermek molest v.
yoksunluk, öz disiplin veya kendi kendine acı veya rahatsızlık vererek zayıflatmak mortify v.
acı çekmek gain v.
acı çekmiş olmak deplore v.
inletecek kadar şiddetli acı yaşamak groan v.
acı çektirmek hit v.
acı çekmek oversorrow [obsolete] v.
acı vermek discruciate [obsolete] v.
acı vermek infer [obsolete] v.
manen acı çektirmek drive v.
acı çekerek zaman geçirmek drag v.
acı vermek pine [obsolete] v.
(vücutta) acı hissi yaratmak irritate v.
acı çekmek find [dialect] v.
daha fazla acı çekmek outsuffer v.
daha çok acı çekmek outwoe v.
acı dolu tecrübeler yaşatmak scarify v.
ceza olarak şiddetli acı çekmek smart v.
acı çekmek squirm v.
acı çektirmek strike v.
acı çektirmek strike [obsolete] v.
acı yaratmak strike [obsolete] v.
acı (biber) hot adj.
acı veren torturesome adj.
acı çektirmeyen merciful adj.
acı tart adj.
acı (ruhsal) hurt adj.
acı veren agonizing adj.
acı sour adj.
acı veren hurtful adj.
hem acı hem tatlı bittersweet adj.
acı smart adj.
acı scathing adj.
acı rancid adj.
acı sorry adj.
acı peppery adj.
acı çekmiş lamented adj.
büyük acı veren heartbreaking adj.
çok büyük (acı/mutluluk) exquisite adj.
ekşi veya acı tatlı wersh adj.
acı acerb adj.
acı sorrowful adj.
acı cruel adj.
acı (söz) biting adj.
acı pungent adj.
acı poignant adj.
acı olmayan (içki) smooth adj.
acı nippy adj.
acı acrid adj.
acı veren mordant adj.
acı trenchant adj.
acı ill adj.
acı shrill adj.
acı brackish adj.
acı lamentable adj.
dayanılmaz derecede acı veren excruciating adj.
acı dolu wailful adj.
acı çeken suffering adj.
acı incisive adj.
acı veren afflictive adj.
acı cutting adj.
acı veren excruciating adj.
acı grievous adj.
acı keen adj.
acı severe adj.
acı (su) hard adj.
acı splitting adj.
acı veren prickly adj.
acı tragic adj.
acı wry adj.
acı acerbic adj.
acı (söz) nippy adj.
acı veren torturous adj.
acı biting adj.
acı hisler uyandırmış empoisoned adj.
acı nipping adj.
etkilenmez (korku/acı vb'nden) impervious to adj.
acı (su) brackish adj.
acı (söz) smart adj.
acı dolu anguished adj.
acı tatlı good and bad adj.
çok büyük (yanlış/zarar/kayıp/acı) grievous adj.
acı sardonic adj.
acı tristful adj.
acı mordacious adj.
acı shriller adj.
acı severer adj.
acı severest adj.
acı sharp adj.
acı dolu tristful adj.
zehir gibi (acı) very hot (spicy) adj.
acı verebilir inflictable adj.
acı verici agonising adj.
acı verici agonizing adj.
acı veren distressing adj.
acı tatlı bitter sweet adj.
acı veren agonising adj.
acı verici biting adj.
büyük acı veren excruciating adj.
acı-tatlı bittersweet adj.
acı veren grievous adj.
(söz) acı harsh adj.
acı tadı olan piquant adj.
acı rank adj.
acı harsh-tasting adj.
acı tat veren sour-tasting adj.
acı tat veren harsh-tasting adj.
acı sour-tasting adj.
canlı/koyu/acı (renk) violent adj.
fiziksel veya mental acı çekmeye sebep olan racking adj.
acı veren afflicting adj.
büyük acı veren agonising adj.
dayanılmaz derecede acı veren agonising adj.
acı çeken agonized adj.
acı çeken agonised adj.
acı aigre adj.
acı verecek derecede üzücü lacerant adj.
acı nipping adj.
acı verecek kadar zor torturous adj.
acı verecek kadar yavaş torturous adj.
acı tweaky adj.
çok acı veren atrocious adj.
acı austere adj.
acı vermeyen unaching adj.
acı çekmeyen undeplored adj.
acı veren unenviable adj.
acı vermeyen unhurtful adj.
acı çekmemiş unmoaned adj.
acı çekmeyen unpained adj.
acı çektirilmemiş unpersecuted adj.
acı duyulmamış unplained adj.
acı veren unsettling adj.
acı çekmeyen unsighing adj.
acı çekmemiş unsorrowed adj.
acı çekmeyen unsuffering adj.
bıçak saplanır gibi acı veren knifelike adj.
güçlü, sert veya acı veren (darbe) juicy adj.
acı veren wailsome adj.
acı verici bitter [obsolete] adj.
acı dolu bitterful adj.
acı whot adj.
acı verici boisterous [obsolete] adj.
ilaç gibi acı olan medicinal adj.
(tuzluluktan dolayı) acı brack [dialect] adj.
(tuzluluktan dolayı) acı breachy [dialect] [uk] adj.
(bira) şerbetçiotunun acı tadına sahip olan hoppy adj.
acı mirchi [hinglish] adj.
acı verici hurting adj.
hayati risk teşkil etmeyen veya acı vermeyen bir rahatsızlığın tedavisinde kullanılan (ilaç) lifestyle adj.
hayati risk teşkil etmeyen veya acı vermeyen bir rahatsızlığın tedavisinde kullanılan (ilaç) life-style adj.
(acı) dayanılmaz grinding adj.
(acı) çok şiddetli grinding adj.
acı verici griping adj.
acı veren offensive adj.
acı rough adj.
acı hissetmeyen impassible adj.
acı çekmeyen impassible adj.
acı çekmeyen impassive adj.
acı işlemeyen impassive adj.
acı hissetmeyen impatible [obsolete] adj.
acı çekmeyen impatible [obsolete] adj.
beraber acı çeken compatient adj.
acı diablo adj.
(yiyecek) çok sıcak ve acı incendiary adj.
sonsuza kadar acı çekmeye lanetlenmiş olan condemned adj.
acı salt adj.
acı veren shrewd adj.
acı acı haykıran shrieked adj.
acı çeken sigh-born adj.
acı çeken sighful adj.
acı veren skaddle adj.
acı verici slashing adj.
keskin bir acı veren smarting adj.
duygusal acı yaşayan smarting adj.
çok acı superhot adj.
acı çekerek suffering adv.
acı bir şekilde tiddly adv.
acı veren bir biçimde torturously adv.
acı dolu sardonically adv.
acı çeker bir şekilde agonisedly adv.
hem acı hem tatlı bir şekilde bittersweetly adv.
acı ve pişmanlık içinde in sack and ashes adv.
acı bir şekilde sardonically adv.
acı içinde in pain adv.
acı vererek afflictively adv.
acı çekerek achingly adv.
acı olarak bitterly adv.
acı severely adv.